Türkiye’nin Cumhuriyet oluşunun 97. yıl dönümü...
Hepimiz nasıl kurulduğunu biliyoruz; hukuki boyutunuysa Murat Bardakçı yazdı.
Bardakçı'nın, Meclis Arşivi'nden ulaştığı belgeler ve o belgelerin hikayesi...
Meclis’in Anayasa’da 29 Ekim 1923’te yaptığı değişikliklerin yer aldığı ve Meclis kâtiplerinin yazdıkları sayfa. Bu metin Cumhuriyet’in ilânının ilk resmi belgesidir (TBMM Arşivi).
Diyanet İşleri Reisliği’nin Cumhuriyet’in ilânını halka duyurmaları için müftülüklere gönderdiği telgraflardan biri (Cumhuriyet Arşivi, 051-0-8-65-35-1).
ANAYASA’DA DEĞİŞİKLİK
Şimdi, Cumhuriyet’in ilânının hukukî tarafını ve belgenin önemini anlatayım: "Cumhuriyet, bir anayasa değişikliği ile, Büyük Millet Meclisi 'Kanun-ı Esâsî Encümeni'nin, yani Anayasa Komisyonu’nun 1921 Anayasası’ndaki altı maddenin değişmesi maksadı ile hazırladığı tasarının Meclis’in 29 Ekim 1923 Pazartesi günü yaptığı 43. oturumunda kabul edilmesi suretiyle ilân edildi. Anayasa’nın ilk maddesine 'Türkiye’nin yönetim şeklinin ‘Cumhuriyet’, devletin dininin İslâm, resmî dilinin de Türkçe olduğu' ilâve ediliyordu. Diğer maddeler de Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Hükümet hakkındaydı.
Oylamadan sonra hemen reisicumhur seçimine geçildi ve Mustafa Kemal Paşa, Reisicumhur seçildi."
KOMİSYONUN MAZBATASI
Meclis’in 29 Ekim 1923 Pazartesi günü yaptığı 43. oturumunda görüşülüp kabul edilen tasarıyı hazırlayan Anayasa Komisyonu; İzmir Milletvekili Yunus Nadi (Abalıoğlu) Bey’in başkanlığında Gelibolu Milletvekili Celâl Nuri (İleri), Dersim Milletvekili Feridun Fikri (Düşünsel), Konya Milletvekili Refik (Koraltan), İzmit Milletvekili İbrahim Süreyya (Yiğit), Muş Milletvekili İlyas Sami Beyler ile Antalya Milletvekili Rasih Hoca (Kaplan)’dan meydana geliyordu.
Celâl Nuri Bey’in Meclis Başkanlığı’na hitaben kaleme aldığı komisyon mazbatası bugünün Türkçesi ile şöyle idi:
“Milletimizi refah ve saadete ulaştırıp tam bir bağımsızlığa kavuşturan ve Allah’ın da takdir ettiği savaşta millî hâkimiyet esası kat’î surette kabul edilmiş ve daima buna riayet edilegelmişti. Bu usulün necib Türk milletine ne büyük muvaffakiyet temin ettiği aşikârdır. Hâkimiyetin kayıtsız-şartsız millete ait olması ve idare usûlünün milletin mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmek esasına dayanması zaten ‘Cumhuriyet’ demek olduğundan, saltanatı kesin şekilde kaldıran bu kelimenin kullanılıp Türkiye Devleti’nin şeklinin cumhuriyet hükümeti olması hakkında Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun özel maddesinin bir fıkra ile açıklığa kavuşturulması hukuk ve uygulama bakımından münasip görülmüştür.
Bir cumhuriyet tesis kılındıktan sonra bu cumhuriyetin temsilcisi olan başkanlık makamının da oluşturulması tabiîdir.
Yorum Yazın